Tarih Boyunca Tuvalet Kullanımı
Yeme ve içme faaliyetlerinin bir sonucu olarak sindirim sonrası atık maddelerin vücuttan dışarı atılması biyolojik bir olay. Dışarı atılan bu dışkı ise insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Avcı-toplayı olarak sürekli bir yerleşimin olmadığı gezici bir hayatta, dışkıyı bıraktıktan sonra sadece oradan uzaklaşarak bu tehditten kurtulmak mümkündü. Fakat yerleşik hayata geçildikten sonra bu sorundan kurtulmak o kadar kolay olmadı. İlk köyler gibi çok kalabalık olmayan yerleşimlerde, yerleşim alanın biraz dışına bir kuyu kazılıp dışkı bırakıldıktan sonra üstünün kapatılması ile bu sorun çözülebiliyorken, büyük nüfuslu kentlerin ortaya çıkması ile birlikte tuvalet ve kanalizasyon sistemleri doğdu. Bilinen kaydı ile ilk tuvaletler Mezopotamya, Mısır, Hindistan ve Anadolu’da yaşamış toplumlarda ortaya çıktı. Daha sonrasında ise her topluluk kendince çözümler ortaya koydu ve kendi tuvalet kültürünü yarattı.
En Eski Tuvalet Kullanımları
Mezopotamya
Yaklaşık olarak MÖ. 5 binde Byblos Antik Kenti’nde (Beyrut’un kuzeyi) ev atık sularının atılması için yapılan kanallar mevcut fakat mimari bir öğe olarak tuvaletin çok kesin kalıntılara rastlanmıyor.
MÖ. 2334 – MÖ 2279 yıllarında Mezopotamya’da hüküm süren Akad Kralı I. Sargon’un sarayında 6 adet tuvalet ve buna bağlı kanalizasyon sistemi bulundu. Bu tuvaletin oturağı kullananın arkasına rahatlıkla yaslanabileceği, at nalı şeklinde yapılmıştı.
Mısır
Mısır’da bilinen ilk özel tuvalet MÖ. 2890 – 2636 yıllarına tarihlenen Saqqara’daki ev şeklinde tasarlanmış mezarlarda görülüyor. Mısır inanışlarına göre hayat için gerekli olan yeme, içme, tuvalet gibi ihtiyaçlar ölüm için de gerekliydi ve bu sebepten bazı mezarlarda tuvalet ve banyo gibi öğelere yer verilirdi.
MÖ. 1350 yıllarına tarihlenen El-Arman’daki bazı evlerde bugünkü klozetlerde olduğu gibi anahtar deliği şeklinde yapılmış oturaklı tuvaletler vardı.
Hindistan
Hindistan’da MÖ. 3. binin ikinci yarısında gelişen İndus Uygarlığı’ nın önemli merkezi olan Mohenjo-Daro kentinde çok iyi tasarlanmış tuvalet ve kanalizasyon sistemleri kullanılmıştı. Tuvalet olarak tanımlanan bir mekân olmasına rağmen mimari öge olarak bir tuvalet kullanılmamıştı.
Anadolu
Günümüzden yaklaşık 4.000 yıl önce Anadolu’da ilk merkezi iktidarı kuran Hitit Dönemi saraylarının banyo bölümlerinde ortada bir delik ve tuvalet taşının oturtulduğu dört kaideden oluşan oturaklı tuvaletler kullanılırdı.
MÖ. 1. bin yılın başlarında Van Gölü çevresinde kurulan ve yaklaşık 400 yıl boyunca varlığını sürdüren Urartu devletine ait saraylar ve tapınağa bağlı yapılarda kapsamlı bir kanalizasyon sistemi ve tuvaletler sıkça kullanılırdı.
Antik Yunan
Antik Yunan toplumlarında tuvalet eğitimi çocuklara küçük yaşlarda verilir, bebekler için pişmiş topraktan yapılmış lazımlıklar kullanılırdı.
Antik Yunan kültüründe tuvalet ihtiyacı genellikle taşınabilir tuvalet diyebileceğimiz kaplar aracılığıyla giderilirdi. Erkekler tombul kavanozlara benzeyen, pişmiş topraktan veya metalden yapılmış kulplu ve önü delikli kaplar, kadınlar ise kayık şeklinde kaplar kullanırdı. Bu ihtiyaç için başka bir odaya geçilir veya evin dışına çıkılırdı. Bu kaplardaki dışkılar evin dışına atılırdı.
Bazen evin dışında bahçe kenarında bir yerde eve ait bir tuvalet bulunabilirdi ve bu tuvaletler sadece ortası delik bir iskemleden oluşurdu.
Ancak yine de Antik Yunan toplumunda tuvalet ihtiyacı her zaman bu kadar “nazik” bir şekilde giderilmiyordu. Aristophanes’in “Bulutlar” eserinde aktardığına göre, bazen yetişkinler tuvalet ihtiyaçlarını kapının hemen dışında gideriyorlar ve bebeklerini kapının dışında tutarak ihtiyaçlarının giderilmesi sağlıyorlardı.
İnsanları genellikle temizlik için su ve ortak bir sünger kullanıyorlardı.
Bu dönemde çok yaygın olmamakla birlikte önceki dönemlerde olduğu gibi kanalizasyon sistemine bağlı tuvaletler bazı kentlerde bulunuyordu. Ve yine çok yaygın olmamakla birlikte Atina kentinde MÖ. 2. yüzyıla tarihlenen umumi bir tuvalet keşfedildi.
Antik Roma
Roma toplumunda Antik Yunan kültüründe olduğu gibi, evlerde, ortasında delik bulunan iskemle biçimindeki oturaklar ya da basit kil kaplar kullanılırdı. Kullanımdan sonra kap genel bir lağım çukurlarına ya da doğruca pencereden sokağa boşaltılırdı. Parası şehrin vergileri ile ödenen işçiler tarafından geceleri bu lağım çukurlarını temizlenir ve pisliği arabalarla şehrin dışına taşınırdı.
Dışkı kaplarının sokağa fırlatılmasından dolayı birçok insan o dönemde mağdur olabiliyordu. Mağdur bu durumda dışkıyı sokağa atan kişiyi mahkemeye verebilir, oluşan temizlik ve sağlık masrafları için ve işe gidememesinden oluşan kayıpları için para tahsil edebiliyordu. Her zaman dışkıyı atan tespit edilemiyordu. Bu durumda cezalar dışkının geldiği binada oturan herkesten tahsil edilirdi. Dışkıların evlerin pencerelerinden boşaltılmasının yol açtığı kargaşa, dönemin eserlerinden Juvenal’ın yazdığı “Üçüncü Satir” eserinde de yer alıyor. Yazar bu yaygın olayı”bilinmeyen tepelerden gümbür gümbür inen fırtına” şeklinde tanımlamış.
Romalılar bu taşınabilir tuvaletleri ziyafetler sırasında bile kullanmışlardır. Zengin Romalıların ziyafetlerinde tuvaleti gelen biri, kölesine işaret edip yanına bir oturak ya da kap getirtip ihtiyacını oracıkta giderebilirdi.
Roma devrinde zengin vatandaşlarının hemen hemen hepsinin evinde tuvaletler zamanla yer alırken, parası evine kanal yapmaya yetmeyen vatandaşların kullanımı için ise umumi tuvaletler (Latrina) inşa edilirdi. Belli bir ücret ödeyerek herkes bu umumi(genel) tuvaletleri kullanırdı. Varlıklı insanların da genel tuvaletlerde toplanıp bir yandan ihtiyaç giderirken, bir yandan da komşularıyla dedikodu yapıyor, siyaset tartışıyor ve iş anlaşmaları yapıyorlardı.
Romalılar mermer işlemeli oturakları olan, duvarlarında tanrı ve tanrıça resimleri olan ve zemininde gündelik hayattan sahnelerin olduğu mozaiklerle döşeli genel tuvaletler inşa etmişlerdi. Fakat tuvaletlerin estetik görünümlerine gösterdikleri bu titizliği sağlık ve temizlik alanında görmek pek mümkün değildi. Oturup dışkıları bıraktıkları yerin önünden geçen kanalda diğer tuvalet kullanıcılarının dışkıları akıp geçmekteydi. Ortada bulunan küçük bir havuzda veya tuvaletlerin önünde bulunan kovalarda ucunda sünger olan sopalar bulunurdu. Arkalarını temizlemek için kullandıkları bu sopaları kullandıktan sonra yanında kişiye kullanması için verilerdi.
Palaz Erdemir, Hatice, “Hellen ve Roma Toplumlarında Tuvalet ve Temizlik”, Kültür Tarihimizde Hamam, edt. Emine Gürsoy Naskali ve Hilal Oytun Altun, Acta Turcica, Yıl II, sayı 2, 2010, 103-122.
Mehmet Ali Yılmaz. 2009. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Aarkeoloji Anabilimdalı. Urartu Kalelerinde Kanalizasyon Uygulamaları ve Altıntepe Kanalizasyon Sistemi. Yüksek Lisans Tezi.
Julien Horan (1996), Tuvaletin Sosyal Tarihi.
Kaynak: Arkeofili